Kömürün Toplumsal ve Kültürel Bedeli

Kömürün Muğla’nın doğasına neye mal olduğunu kavrayabilmek için, kömür madenlerinin ve termik santrallerin etkilerine bütüncül olarak bakmak gerekir.

Yöre halkı, geleneksel ekonomik üretim ve istihdam olanaklarının ellerinden alınmasıyla ya kömür sektöründe istihdama, ya da iç göç ve yer değiştirmelere mecbur bırakılıyor. Demografik değişimler sonucunda ciddi toplumsal ve kültürel bedeller ödemek zorunda kalıyor.

 

Geçtiğimiz yıllar içinde kömür madenlerinin işletmeye alınması nedeniyle bölgede 8 köy yer değiştirmek zorunda kaldı -bir kısmı birden fazla kez taşındı. Santrallerin kapasite artırımı, ömürlerinin uzatılması ve maden ruhsat alanlarının işletmeye alınması planları gerçekleşirse 48 köyün halkı daha, köyünün olduğu gibi taşınması ya da zeytinlik, tarım, orman alanlarının istimlakı sonucunda yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalacak. Bu da, Milas’ta 8.300, Yatağan ve Menteşe’de 20.400 olmak üzere toplamda 30 bine yakın insanın doğrudan veya dolaylı olarak yerinden edilmesi anlamına gelecek.

 

Yatağan Termik Santrali yakınlarında üretim yapan çiftçiler, santral kaynaklı kirliliğin tarımda önemli ölçüde ürün azalmasına ve dolayısıyla maddi zarara yol açtığı gerekçesiyle davalar açtılar. Özellikle narenciye, zeytin ve tütün üretimlerinin verimindeki düşüşler nedeniyle açılan davaların pek çoğunda çiftçilere maddi tazminat ödenmesi kararları alındı. Mahkeme kararlarında termik santralden yayılan gazın tarıma zarar verdiği, yaprak gelişimini tamamlayamayan bitkilerin zarar gördüğü ve ürün veriminin azaldığı tespit edildi.

 

Günümüzde yapılan çalışmalar da bölgedeki üç termik santral ile açık kömür ocaklarının saldığı toz parçacıklarının, bölgedeki önemli ve geleneksel istihdam kaynakları olan arıcılık ile zeytinciliğe etkisinin boyutları ve miktarlarını ortaya koyuyor. Halbuki Muğla, özellikle çam balı ile narenciye üretimi ve zeytincilikte ülke çapında başı çeken il, kömürün bu etkileri kaldırılırsa bu ürünlerin yöre ve ülke ekonomisine katma değeri çok daha yüksek olabilir.

Linyit çıkarılmak üzere ruhsatlandırılan alanların içinde pek çok tescil edilmiş arkeolojik sit alanı bulunuyor. Bölgede önemli birer kültür miras alanı olan ve halihazırda aktif olarak araştırılan Stratonikeia ve Lagina arasındaki sit alanları, kömür çıkarma sahalarından en fazla etkilenen arkeolojik sitlerdir.  Stratonikeia antik kenti aynı zamanda UNESCO dünya mirası adayıdır;

 

Mevcut sit sınırları içerisinde ruhsatlandırılan kömür çıkarma sahaları işletmeye alındığı takdirde ise diğer doğal ve kültürel varlıkların bütüncül yaklaşımlarla korunmasına engel olacak, arkeolojik sitlerin doğal çevreleri ile ilişkisini bozacak;.

 

Bölgedeki üç santralin bacasından çıkan kirleticilerin, insan sağlığı üzerindeki etkisi gibi kültür varlıkları üzerinde de olumsuz etkileri vardır;

 

Kömürün Gerçek Bedeli araştırması dahilinde yapılan kirlilik dağılım modellemesinin sonucunda ortaya çıkan kirliliğin etkileyebileceği kültür varlıkları, Muğla il sınırındaki sit alanları ölçeğinde ortaya kondu. Buna göre, Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin etki alanında kalan toplamda 880 adet sit alanı vardır. Bunlar içinde, güncel araştırmaları devam eden birinci ve üçüncü derece arkeolojik sit alanları dikkat çeker.

Kömürün Gerçek Bedelİ araştırması kapsamında çıkarılan maden ruhsat alanları ve kirlilik dağılım haritaları üzerinden Arkeologlar Derneği’nin yaptığı analize göre:

Muğla’da termik santral kirliliği ve kömür madeni genişlemelerinin risk oluşturduğu bir başka alan ise arkeolojik miras. Yatağan, Yeniköy, Kemerköy üçgeni, antik çağda Karia olarak adlandırılan bölgenin parçasıdır. Aynı toprakların Karialılar’dan sonra Selçuklu, Osmanlı, Bizans ve Türkiye Cumhuriyet yıllarındaki farklı yerleşimlere de ev sahipliği yaptığı biliniyor.

© 2018 Climate Action Network Europe