Kömürün çıkarılması, taşınması ve yakılması aşamalarında ortaya çıkan sera gazlarının yol açtığı iklim değişikliğinin bedellerini küresel olarak üstleniyoruz...
Küresel ısınma, kuraklık, sıcak hava dalgaları, deniz seviyesinin yükselmesi gibi değişiklikler, insan topluluklarının yerleşimlerini, başta tarım olmak üzere ekonomik etkinliklerini, yaşayış biçimlerini kökten değiştirebilecek etmenler. Uzmanlar ayrıca, iklim değişikliğinin insan sağlığı üzerinde yaşamsal riskleri olacağı konusunda da uyarıyor.
Tüm dünyada halihazırda faal olan kömürlü termik santraller ile yapım ve inşaat öncesi geliştirme aşamasında olanların ömürleri boyunca salacakları karbon dioksit emisyonları, uluslararası iklim hedeflerinin karbon bütçelerinin çok üstünde. Faal ve inşa halinde olan kömürlü termik santrallerden kaynaklanan karbon dioksit emisyonlarının toplamı, 233 giga ton.
Bu rakam, iklim değişikliğini insan yaşamı için elverişli seviyede tutabilmek için ortaya konan, küresel sıcaklık artışını sanayileşme dönemi öncesi seviyenin 1,5°C üstünde sınırlandırma hedefinin tutturulması için elimizde kalan karbon bütçesi için çok yüksek. Bu hedefi tutturabilmek için dünyada planlanan tüm mevcut kömürlü termik santral projelerinin iptal edilmesi ve mevcut olanların büyük kısmının santraller 40 yaşına gelmeden emekli edilmesi gerekiyor.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), 2018 Ekim ayında yayınladığı rapor ile küresel sıcaklık artışını 1,5C derecede sınırlamanın hepimiz için elzem olduğunu ortaya koydu.
Bu hedefe ulasmanın halen mümkün olduğunu ama bunun en önemli koşullarından birinin kömür yatırımlarının acilen terk edilmesi, Türkiye’nin de üyesi olduğu OECD ülkelerde 2035’e kadar, diğer tüm ülkelerde ise 2050 yılına kadar kömür tüketiminin sıfıra inmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin kömür yatırımlarında ısrar etmesinin bedelini yalnızca Muğlalılar değil, Fijililerden Isveçlilere herkes ödüyor.